Saraybosna'dan çıktık yola, rotamız Mostar... Google Maps toplam 129 km. (2 saat) gösteriyor. 5 saat sürdü. Bende bi sorun var sanırım :D Yok yok, çok molalı gidiyoruz, güzel gördüğümüz yerde durup fotoğraf çekiyoruz, yol kenarında çok bakacak, çok güzel manzaralar var, illa ki duruyoruz, bi yerde yemek yiyoruz, şu bu...
Mesela bi yerde mola verdik ki üfff, göl kenarında bir restorant. Çocuk parkı da var. Yiyecekler de şahane. Bir de Saffet Sancaklı oturmuş aynı yere :D Emrah hemen gidip fotoğraf çektirdi, 2 muhabbet etti :) Saraybosna'da da böyle bir anı yaşadık işte.
Efsaneviiii futbolcuuu Saffeeett Sancaklııııı!!!! :D
Ama ne olursa olsun 2 saatlik yol değil, belki 3,5 saatlik yol, molasız, onu bunu sollayıp stresli gidersen. Bi yere yetişmeye çalışmıyorsan, gezmekten zevk alıyorsan 4-5 saatlik yol anlayacağınız...Yine virajlı, dağ tımanışlı-inişli, tek şeritli yollar ama tekrar ve tekrar dediğim gibi çok güzel manzaralı yollar. Zaten Türkiye'den çıktığımızdan beri alıştık bu şekilde gitmeye sanırım. Bora da artık tuvaleti, acıkması ya da herhangi bir ihtiyacı yoksa yolda olmaya alıştı. Molalarda durup sorunsuz arabaya binmeye alıştı. Onun keyfi yerinde olduktan sonra bizimki de yerinde oluyor.
Dereler, göller, dağlar geçtikten sonra Mostar'a varıp bi yarım saatlik araştırmadan sonra pansiyonumuzu bulduk. Mostar Köprüsü'ne yürüyerek 5 dk., yeri şahane ama bir binanın zemin katı, gelen geçen çok diye bütün pencereler panjurla kapanmış, yanda bir cafe var, sürekli insan ve müzik gürültüsü... Booking.com'da 10 üzerinden 10 numaraya sahip pansiyon. Ama gel gör ki çocuğa uygun değil, bize açılabilir, gün ışığını içeri alan pencere ve sessizlik lazım. Her ne kadar konumu ve iç dekorasyonu süper olsa da bize yaramadı. Booking'den 2 gün rezervasyon yaptırdığımız için, pansiyon sahibi ile anlaşarak 1 gün kaldık. Diğer gün 50 m. ötede, aynı sokak üzerinde bir Guest House'da kalmak için anlaştık. 50 m. uzakta, evet, ama sessiz ve pencereli ve çook yüksek tavanlı ve mutfaklı ve özel banyolu ve 15 EURO daha ucuz :)
Hostel önü
İlk gün, haritaya hiç bakmadan, Mostar Köprüsü'nün tam ters istikametinde yürüyüp, yolu 40 dk. uzatıp, loop yaptık. (Tabi ki yanlışlıkla) Ama bu sayede biraz şehri gezdik, Bora kucakta, biraz zor oldu ama bi şekilde bazen böyle kaybolmak gerekiyor sanırım...
Hem Saraybosna'da, hem Mostar'da, binalar üzerinde, iç savaştan kalma mermi izleri duruyor. Bazı binalar tamamen harap olmuş durumda, üzeri mermi dolu ya da bazıları yıkılmak üzere. Bizim kaldığımız sokak üzerinde bir cami var, onun üzerinde bile mermi izleri duruyor. Pencere falan yok, yanlışlıkla isabet almış veya bilerek camiye yapılan bir saldırı belki. Sormadık kimseye ama etrafa bakarken üzülüyorsun açıkçası.
Mostar Köprüsü'ne gelecek olursak... Etrafı eski çarşı, turistik eşya satan dükkan ve restoranla dolu. Herkesin elinde dondurma, bizim çocuk da tutturuyo tabi herkeste görünce... Neyse ama araba falan olmadığı için istediği gibi takıldı (yani koştu) Bora, hatta oraya buraya girdiği için ara sokaklar, ara köprüler, insan trafiği olmayan güzel yerler gördük sayesinde. İlk gün Emrah, ben ve Bora gezdik, fotoğraf çektik, 2. gün Emrah çalışmak durumunda olduğu için Bora ile beraber çıktık gezmeye. Pansiyona 5 dk. bile değil, sokak üzerinde çok trafik yok, zaten köprü alanına girdiğin zaman hiç araba yok ve çok eğlendik. Mostar Köprüsü üzerinde, para toplayarak dereye atlayan insanlar var, ama atladığı zamanlara hiç rast gelemedik Bora yerinde durmadığı için. Ama sokakları, dokusu, manzarası ile çok eğlendik açıkçası. Yine hafif yağmurlu, en olmadı bulutlu bir havaya denk geldik ama iyi bile oldu. Sıcakta ve güneşte çıkmaktan iyidir.
Mostar'da keyiflendik yani. Hem Saraybosna'da, hem Mostar'da kaldığımız pansiyonlar gezilmesi gereken yerlere çok yakındı, gerçekten Bora'sız 2 dk., Bora ile maksimum 5 dk. mesafeler ve bu yüzden rahattık.
3. gün çıktık yola, yol üstünde Blagaj Tekkesi (Balagay Tekkesi) var, onu ziyaret edip Hırvatistan'a doğru yola çıkacağız. Yol üstünde dediğim 14 km. yoldan çıkman gerekiyor, yani maksimum giderken yarım saatlik yoldan çıkma ama biz yine giderken 2 kere kaybolduğumuz için 1 saatte anca tekkeye vardık, orasını karıştırmayalım şimdi :) Tekkeye vardık, konumu şahane, bina yanında mağara var, nehir var, hatta nehrin kaynağı mağara imiş, çok güzel fotoğraflar çıktı. Mağara içine girilebiliyor bot ile ama tabüküsü de biz bunu pas geçtik. Tekke içine girerken üstünü başını bileklere kadar kapatıyorlar, turistler için (Müslüman olmayan turistler için sanırım) süper malzeme :) Emrah'ın dizlerde şortu vardı, ona da etek giydirdiler bileklere kadar :)
Restorantta çocuk parkı vardı. Eheheh. Hepimiz mutluyuz...
Uç beyliklerin kurduğu tekkeler, geleni gideni misafir ediyorlar, Osmanlı zamanı Müslümanlığı yaygınlaştırıyorlar ve hala sürmekte olan bir gelenekmiş sonuç itibariyle. Yine bir sürü Türk ile rastlaştıktan sonra yemek yiyoruz ve Hırvatistan'a (Split) doğru yola çıkıyoruz.
Evet, Dubrovnik'e gitmedik, kafa ütülemeyin şimdi. Ve ben yola çalışırken Hırvatistan notlarımda "Dubronik'e gitmeyeni dövüyorlarmış ehehe" diye bir not yazmama rağmen. Ne yazık ki gidemedik, başka zaman... Bosna Hersek ve Korçe'de çok zaman ve para kaybettik, dolayısıyla başka bir bahara gitmeyi planlıyoruz. "Ama Game Of Thrones, ama şahane bir yer, ama neden gitmediniz" falan demeyin, bizi uğraştırmayın şimdi. Yaptığımız plandan memnunuz. Dubrovnik'te eski şehre yakın bir yerde kalsak hiçbirinde otopark yok ve çok pahalı ve ekstra otopark parası vereceğiz (ki bloglardan okuduğumda 2 gün-gece için 115 EURO vereni gördüm!!) ya da uzakta, otoparklı bir yerde kalacağız, o zaman da yok otobüstü yok taksiydi Bora ile uğraşacağız, doğru dürüst gezemeyeceğiz, gitmek için gitmiş olacağız, gerek yok. Bora büyüdüğünde gideriz, napalım, burayı es geçiyoruz yani.
Rotamız Split. Çok güzel, puanı çok yüksek bir kamp yeri var, sahilde ve Split de Hırvatistan'ın 2. en büyük şehri tamam mı :)
Bosna Hersek'ten çıkmadan bikaç km. önce çok güzel bi otobana girdik, kimse yok, belli ki yeni açılmış ya da hiç kullanılmıyor yani bilemedik ama yol üstündeki dinlenme tesisi falan süper yeni ve otoyol buradan başlıyor. Emrah'ın köşe çalışması yüzünde bir dinlenme tesisinde yaklaşık 1,5 saat geçirdik. Yepisyeni çocuk parkı da var. Bora da şahane eğlendi.
Dinlenme tesisindeki çocuk parkı :) Yine mi güzeliz... :)
Bosna Hersek ve Hırvatistan sınırlarını geçtik. Hırvatistan'dan sonra süper bir otobanda gidiliyor. 130 km/h sınır ve özlemişim resmen virajsız, duble yol, otobanda gitmeyi. Yola çıkarken Split 140 km. yazıyordu yaklaşık 1 saat sonra Split kavşağından dönüp otobandan çıktık. Bu yolda da manzara da yine çok güzel. "Yüzüklerin Efendisi manzarası var yahu" deyip durduk giderken :) 7 EURO otoban parası verdik bu arada ama değdi mi değdi ne diyeyim şimdi :)
Otobandan çıktık dediğim yine Split'e doğru duble yolda gidiliyor ama hız sınırı 80 km/h ve akşam saat 17-18.00 saatlerine denk geldiğimiz için biraz trafikli. Kamp alanını çok kolay bulup yerleştik.
Camping Stobrec Split. Çadır kurarsan ve arabanı da park etmek istiyorsan 28 EURO, bizim kaldığımız kabinler 48 EURO, banyosu, mutfağı ve terası olan prefablikler ise 78 EURO. Çadırlı alan biraz kalabalıktı, biz de mutfağı ve banyosu olmayan kabinde kalmak için anlaştık. Zaten 1 gün kalmayı planlıyorduk ama bu sefer de Emrah ateşlendi gece ve 2. gün de kalmak zorunda kaldık :( Mostar sularına beline kadar girmiş, pansiyon önü biraz esiyordu, köşesini yaparken durduğumuz dinlenme tesisi de sağlam esiyordu. Bu gezilerde kendine iyi bakmak lazım sanırım, planlar iptal oluyor yoksa, aklınızda bulunsun. Şu an iyi bu arada, telaşlanacak bi durum yok.
Bu arada kamp alanı çok güzel, 3 tane çocuk parkı var ve sahili şahane, marketi, tuvaleti-banyosu şahane, çocuk parkları süper üstü şahane. Bora oynarken baya beni unuttu falan (ki arada bir beni görmek ister illa ki). Burada da yine hava biraz kapalı, sahil biraz esiyor, denize şöyle gönül rahatlığı ile tam giremedik ama ayakları falan soktuk :)
Split'ten manzaralar...
3. günün sabahı Split'ten çıkıp Rijeka yolunu tutturduk. Toplam 420 km. Sanırım yollar güzel çünkü gogıl mapsciğim 4 saatte gidersin diyor :) Otoyolu çok güzel, 130 km/h sınırda gittik, çok trafik yok ve tabelalar (sonunda!!) çok açıklayıcı ve gönül rahatlığı ile Rijeka'ya vardık. Sabah 10.00'da çıktığımız yola, 45 dakikalık mola ile birlikte 14.30'da varmış olduk :) Km/h hesabı sonunda tuttu, google maps ile eşitlendik :)
Pansiyonumuzu da hemen bulduk. Şehir çok güzelmiş, pansiyon da çok güzelmiş, hemen "2. gün de kalabülüp müyüz amca?" deyip bir gün daha kalmaya karar verdik. Bir Pazar akşamı rastladığımız için şehre, sevinçli bir telaş içindeydik ancak şehir öyle değildi, bütün ama bütün her yer kapalı idi (Pastaneler, bakkallar, cafeler... Mc Donald's olmasa aç kalacaadık valla) Türkiye'de tam tersi ya bu işler, yurt dışına çıkınca bi dumur oluyorsun.
Yolda böyle bi tabela var :) Sağol varol Tesla, en büyük sensin Tesla!! Vaktimiz olsa uğrayacaktık Tesla valla, affet!!!
Neyse sonuç itibari ile bir ülkeyi baştan sona 4 saatte geçtik. Bu ülkeden (hele ki Dubrovnik'i gezmeden ve sırf otobanda sürerek) bir şey anladık mı? Ehh işte, tabi ki anladık ama sindirmek mümkün olmayacak sanırım. Buradan sonra Slovenya'ya geçeceğiz bi aksilik olmazsa. Büyük adımlar, büyük adımlar...
Sevgiler, saygılar... Aşağıda fotoğrafları rastgele koyuyorum, mekanları anlayan anlasın...
Aşağıdakiler Blagaj Tekkesi
Aşağıdakiler Split...
Alttaki fotoğraflar Rijeka'dan efenim...
Kaldığımız pansiyon
Dondurmayı höpürdetmek :)
Bu arada 18 günde toplam 2.200 km. yapmışız. İyi mi iyi... Daha yaklaşık 3.00 km. var ve maksimum 15 günde bitirmeye çalışacağız işşala maşşala hojam :)
Merhaba;
YanıtlaSilBosna'dan Hırvatistan'a geçişte gümrükte sorun oldu mu, kalabalık ya da çok prosedürden dolayı bekletme gibi
Play Coin Casino Games for Free Now - CasinoWow
YanıtlaSilDo you want to play Coin 인카지노 Casino games 샌즈카지노 for free? Here's how to 제왕카지노 get started. There are lots of different online casinos, where you can play