11 Ocak 2013 Cuma

Uyuni jip turu

San Pedro de Atacama'dan Uyuni'ye 2 gece 3 günlük jip turunu almayı tur programı yapmadan önce dahi planlamıştık. Serhan ve Hülya yaklaşık 1 ay önce bu turu 65.000 Şili Pesosuna halletmişler, gerekli tavsiyelerde bulunmuşlardı. Ancak yılbaşı nedeniyle durum bizde farklı oldu. 3-4 firmaya sorduk, bi tanesi yer yok dedi, diğerleri de 85.000 Şili Pesosundan başlayan fiyatlar söylüyorlar. Hosteldeki Santiago'lu grup ise "San Pedro'da tüm turlara gidin, sonra Calama üzerinden Uyuni'ye geçin, Uyuni'de tüm turları yapın, çok daha ucuza halledersiniz. Jipler çok pahalı, kendiniz turunuzu yapın" dedikten sonra da iyice kafamız dağıldı. Çocukların söylediği şekilde yapsak nasıl olcak, Uyuni'de yer bulabilecek miyiz, Serhan Emrah için "Senin jipe sığmana imkan ihtimal yok, jipte 6 kişi olması için ısrar edin, 7 kişi zor olur" demiş, sıkıntı mı olcak, bi de 1 günde 4.600 m.'ye çıkarıyor, yükseklik hastalığı olur muyuz jipte? diye 2 gün düşündük. Sonuç olarak 80.000 Şili Pesosuna, jipte 6 kişi olacağına söz veren bir tur şirketinden Uyuni jip turunu almış olduk, başa döndük, boşuna kafamızı yorduk :) Tura çıkmadan önce 400 Bolivianos, kişi başı 5'er lt su, tuvalet kağıdı ve abur cubur alıp hostele gittik, çantaları hazırladık, erkenden uyuduk.

İlk gün;
Sabah 06.00'da hostelin önünden minibüs bizi aldı, hostellerden insan toplaya toplaya gittik. San Pedro'dan Bolivya sınırına geçirip jiplere bölüştüreceklerini biliyoruz, sınırın ise San Pedro'dan maksimum 1 saat uzaklıkta olduğunu biliyoruz. Ancak minibüs gittikçe gidiyor, gittikçe gidiyor. Bi ara saat 08.00'de durdu, geldik herhalde dedik, hayır, kahvaltı edip yola devam ettik. Toprak yolda minibüsle takur tukur 5 saat boyunca gittik. Sonradan öğrendik ki San Pedro'ya yakın olan Bolivya sınırında sorun çıkmış -iç çatışma diye bir şey duyduk ama hiç emin değiliz- dolayısıyla 2. sınırdan Bolivya'ya girmeye çalışmışız. Bu sınırın kapalı olması nedeniyle de tüm tur programı değişmiş oldu. İlk gün gayzerler, termal göller falan görmemiz gerekirken, bizim turda ilk volkan, flamingoların olduğu 4 adet göl görerek başladık.

Çöl gördük, değişik kaya parçaları görmeye giderken ne oldu bilin bakalım? Jipimiz bozuldu :) Aksilik üstüne aksilik. İnternette aynı olayı yaşayan birisi "Jip bozuldu, 1 gün çölün ortasında kaldık, sakın .. şirketle gitmeyin" bilmem ne yazmıştı. Çılgın esen rüzgarın ortasında kalakaldık. Diğer şoförler de geldi, biz o sırada heykel gibi kaya parçalarını falan geziyoruz da çok soğuk. Dua ediyoruz bir şey olmasın diye. 4 şoför 20 dk.da işi çözdü. Kalabalık olmanın faydaları :) Neyse, elektrik ile ilgili bir sorunmuş, hemen hallettiler. İlerleyen zamanlarda da aynısı yaşandı da artık kabloyu motordan arkaya bağladılar, bu şekilde gittik biz de.
Tüm erkekler bozulan arabanın motoruna bakma peşinde tabüküsü de, eğlence çıktı... :)
Neyse efenim, 5 saat gecikme yaşandığı için de göllerden, çölden, kayalardan hemen sonra gece kalacağımız binaya vardık. Vardıktan 1 saat sonra da güneş battı, harika bir manzaraya da şahit olduk. Kaldığımız binada çalışan bayanlar yemekleri hazırladı, yemekleri yedik, ertesi gün 04.30'da kalkmamız gerektiğini öğrendik. Yemekler çok lezizdi bu arada. Yemek yedikten hemen sonra saat 09.00 civarı tüm grup uyumaya daldık. Bu arada en kalabalık gruba sahip şirket sanıyorum ki bizim şirketti. Yolda karşılaştığımız diğer gruplar 2 jipten oluşmakta iken bizim turda 4 jip vardı. Her jipte 6 kişi ve şoför olduğunu düşünürsek toplam 28 kişi Uyuni'yi gezdik :) Bizim bulunduğumuz jipte ise 2 İngiliz çift, 2 Alman çift, 2 Türk çiftinden oluşuyordu. Fıkra gibi anlatsaydım görürdünüz gününüzü :) Saygı-sevgi çerçevesinde harika bi gruptu. Jipimiz de rahattı, yemekler de güzeldi, Emrah da sığdı, içimiz rahatladı.

İkinci gün;
Yine sınırın kapalı olması nedeniyle yaşadığımız gecikme, 2. gün sabah 04.30'da kalkmamıza neden oldu. Sabah kalktık, hava o kadar soğuk ki, bu kadar soğuk olurdu. Su akıntılarının donduğunu gördük desem anlaşılır sanırım. Jiplere doluştuk, gayzerleri görmeye gittik. Gayzerlere vardığımızda saat 06.00'ya gelmek üzereydi, gün doğumunda gayzer gördük. Gecikme yaşadık, sabah dondurucu soğukta kalkıp gayzer görmeye gittik ama gün doğumunda gayzerleri gördük. O kadar güzel bi manzaraydı ki... Güzel olmasına güzeldi de, soğuktan donmamak için 10-15 dk. dışarıda durabildim. Gerisini jipin içerisinden ısınmaya çalışarak geçirdim. Emrah bu arada şort giyerek çıktı dışarı, şoförler bile "Napıyosun sen yiğidim" deyip şakalaştılar :)

Manzarayı güzelce sindirdikten sonra kaldığımız binaya geri döndük, kahvaltının da hazır olduğunu gördük. Güzelce karınlarımızı doyurduk. Eşyalar jiplere yüklendi ve yola çıktık. Göller görüldüğü için aynı yoldan gidilmedi, normalde dönüş yolunda görülmesi gereken alanlar üzerinden 2. günü yapmış olduk. Kırmızı gölü gördükten sonra Mar Kasabası'na gittik. Karınlarımızı doyurduk, lamalarla fotoğraf çektirdik.
Laguna Colorada
Sonra ilginç kaya parçalarının olduğu alana gittik, ilginç fotoğraflar çektik. Bir sürü güzel manzaranın, dağın, yeşilliğin -evet sonunda yeşillik başladı çünkü su akıntıları başladı, akıntının etrafı da yemyeşil örtü- ardından Tuz Oteli'ne vardık. Bu arada Tuz Oteli denmesinin sebebi tuğla yerine tuz kütlelerinin oteli oluşturması. Sandalye, yatak, masa, yerler, her şeyin tuzdan oluşuyor olması. Sabah tereyağı ekmeğe sür, duvara ban, ye yani :)
Tuz Oteli
2 kişilik odaya yerleştik. İlk gün kaldığımız binada duş yoktu, otele gelir gelmez hemen duşlara girmeye başladık. Sıcak su paralı, soğuk su bedava ve 2 tane duş var. Ben 1 saat duş kuyruğu bekledim :) Kalabalık olmanın zararları... Emrah da, ben de soğuk duşa girmek zorunda kaldık. Sıcak su sırasına girmek imkansızdı. Neyse, bi şekilde yemekten önce duşumuzu aldık, yemeğin başına oturduk. Yine leziz yemekler yedik, şarap dağıtıldı, şarap içtik. Ertesi gün sabah 06.00'da görüşmek üzere deyip yine 21.00'de herkes yatmaya gitti.
Bu arada etrafta 1 tane bile ışık yokken -otelde de 21.00'den sonra ışıkları kapattılar:)- gökyüzü şahane gözüküyor. Bu kadar çok yıldızı bir daha görebileceğimi zannetmiyorum. Olur da aynı turu yapacak olursanız soğuğa aldırmadan gece çıkıp dışarı yıldızlara bakınız.

Üçüncü gün;
Sabah 06.30'da kahvaltımızı ettik, 07.30'da da yola çıkmaya hazırdık. Rotamız Uyuni Tuz Gölü. Çok heyecanlıyız, sevinçliyiz. Dünyanın en büyük tuz düzlüğünü görmeye gideceğiz. Otele giderken bir kısmını zaten gördük, şimdi üstünde zıplayacağız :) Jip ilk önce üzerinde devasa kaktüslerin olduğu adaya girdi. Park giriş ücreti olan kişi başı 30 Bolivianosu verdik ve adayı gezmeye başladık. Turda her şey dahil ancak bu park girişini cebinden veriyorsun. Neyse efenim, gezdik, dolaştık. 1 tane kaktüsün boyu 9 m. idi :) Adanın üzerinden fotoğraf çekiyorsun, arkada deniz varmış gibi hissediyorsun ama arkanda tuz gölü var, bembeyaz :)
Yaklaşık 1 saat sonra jiplere doluştuk. O klasik fotoğrafların çekildiği alana şoförler bizi attı. Zemin beyaz, gökyüzü mavi, bi de bulutlar beyaz. Derinlik hissi verecek bir şey yok. Bu nedenle klasik fotoğraf dediğim biri önde, diğeri arkada, arkadaki kişinin çok küçük gözüktüğü bir sürü fotoğraf çekildi. Bi de tabi ki herkes zıplayarak da fotoğrafını çekti. 1 saat kadar da burada takıldık. Iguazu, El Calafate, çölden sonra da 4. check pointimizi de işaretlemiş olduk.

İşte küçüklü-büyüklü klasik fotoğraflardan bir kesit...
Atlamalı-zıplamalı fotoğraflardan bir kesit... :)
Şahane bulutlu-artizli fotoğraftan bir kesit...
Daha sonra yemek yiyeceğimiz tuz müzesine gittik. Müzede tuzdan heykeller bulunuyordu. Yemeğimizi yedik, jiplere doluştuk, Uyuni merkezine yol almaya başladık. Bizi indirmeden önce de tren mezarlığında gezindik ve saat 14.00 civarı Uyuni merkeze varmış olduk.

İyi, hoş turdu. Tuz Gölü aklımızı aldı. Lonely Planet'in uyardığı, oluşabilecek sıkıntılardan hiçbirini yaşamadan turu tamamladık. Yorulduk, jip tepesinde tangur tungur gitmek, gündüz aşırı sıcak ve yakıcı -canım acıyacak derecede yandım-, gece aşırı soğuk bir iklimde yol almak gerçekten yorucuydu. Ama değdi açıkçası. Kendi turumuzu yapsaydık daha mı iyi olurdu bilemiyorum ama çölde gün doğumu-gün batımı izlemek çok keyifliydi. 28 kişilik grupta da herhangi bir aksilik, yemeklerin yetmeme durumu yaşanmadı. Yükseklik hastalığı geçiren de olmadı. Hafif bi baş ağrısı, gece kabuslu rüyalar-sık sık uyanmalar dışında tüm grupta bir sorun çıkmadı. Sanırım parasına da yorulmasına da değdi.
Bizi izlemeye devam ediniz, kendinize iyi bakınız...

Emrah'ın çektiği harikulade fotoğraflar için de aşağıya bakınız. Öptük.
 

2 yorum:

  1. salar de uyuni güzelmiş.gece işemesi gibi:)fotoğraflar şaane yav.ben okumaya yetişemiyom ne gezdiniz beh..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla çok güzeldi, bak hatırlattın şimdi, unutmuştuk :) Size de hayırlı olsun efenim, en kısa zamanda arıcaz. Çok öptük hepinizi, çocuklara selam :D

      Sil