26 Şubat 2013 Salı

Tayrona Ulusal Parkı... Karayip sahilleri-Kolombiya...

Gezinin başından beri heyecanla beklediğimiz Tayrona Park...

Cartagena'dan Santa Marta'ya çok kötü 4 saatlik bir yolculuktan sonra hosteli bulduk ve yerleştik. Yeri yine şahane çıktı, sahile ve meydana çok yakın, Calle 21 üzerinde bulunuyor. Burası çok sıcak, o kadar sıcak ki saat 5'ten önce çıkmaya korkuyorsun, çıkarsan da gölgeden gitmek için binaya yapışık yürüyorsun. Kısacası odada klima var, misss, hosteli sevdik :)

2 gün buralarda takıldık. Bu sırada da "Tayrona Park'a nasıl gidilir, ne yenir, ne içilir, ne kadar para lazım" gibi soruların cevaplarını araştırmaya başladık. Tayrona Park'ta nakit geçtiğini, kredi kartı kullanamadığını, yiyecek-içeceğin de çok pahalı olduğunu duyduk ve yine çekebildiğimiz kadar para çekmeye başladık. Gidecek olanların bilgisine: kredi kartı geçiyor. Sorunlu çalışıyor ama Arrecifes'te kalacak yeri de Cabo San Juan'da yemeği de kredi kartıyla ödeyebiliyorsunuz. Siz yine çekebildiğiniz kadar çekin ama dediğim gibi sorunlu çalışıyor.

Yiyecek için de konserveleri uygun gördük. Burada konserveler şahane. Et konservesi var ki, kasaptan alıp haşlasan bu kadar güzel olur :) Tavuklu mantarlı sandviçlik yiyecekler, ton balığı salataları... İlk önce deneme amaçlı aldık, çok beğendik ve 10-12 konserve alarak gitmeye karar verdik. En azından günde 1 öğünü geçiştirebilsek iyidir dedik -ki iyi de oldu. Otobüslerin de Calle 11 ve Carrera 11 kesişiminde olduğunu öğrendik. Çantaları hazırlayıp yola koyulduk. Tüm eşyaları götürmedik, gerekli olanları yanımıza aldık, geri kalanını da hostele bıraktık. Tavsiye ederiz, parkta çok yürüyüş yapılıyor çünkü...

Otobüse kişi başı 6.000 COP verdik, içeride de sırf turist vardı. 1 saat boyunca İspanyolca-İngilizce ile Tayrona Park'ın girişine vardık. İçeride yemeklerin çok pahalı olduğunu duyduğumuz için girişteki restoranttan yemeğimizi yiyelim de girelim dedik, karnımızı doyurduk, Emrah'a mayo aldık -Cartagena'da unuttu- içki alsak mı almasak mı derken almamaya karar verdik ve içeri girdik. Park girişi kişi başı 37.500 COP olarak ödedik. Girişten otoparka kadar el yapımı bir minibüs ile 10-15 dk.lık bir yolculuk yaşadık ve indiğimizde resmi olarak Tayrona Park'a girmiş bulunduk.
Otoparktan ilk sahil olan Arrecifes'e yürüyüşe başladık. Aslında Arrecifes 2. sahil, ilk sahil Canaveral. Ama Canaveral öğrendiğimize göre çooook pahalı, bungalovları 500-600 bin COP civarı, yakınında bir kamp var ama nasıl bir yer olduğu meçhul, okyanus çok dalgalı olduğu için girmek yasak... İlk sahil olarak herkes Arrecifes'i söylüyor. Neyse, istersen Arrecifes'e 45 dakika tempolu yürüyüş ile gidebiliyorsun, istersen ata biniyorsun. Emrah'ın 1 ay önce omzu çıkmış, ikimizde ata binmeyi bilmiyoruz, yolculuğun başından beri yürüyüş yapmaya alışmışız, biz de yürüdük tabi ki. 35 derecede yürümesi zor ama ulusal parkın içerisinden yürüyorsun. Girişte "şu kertenkeleye, şu kemirgene ve şu maymuna rastlama imkanın var, korkma şekerim" diye uyarı yazısı var, çok şirin dii miiii :) Yokuşlu inişli bir yol ama 45 dakika yürüdüğünü bile anlamadan sahile inmiş oluyorsun. Şehirde 45 dakika trafiğin, koskoca sevimsiz binaların arasında yürümek eziyet gibi ama burada çok keyiflendim, çok sevdim. Geri kalan zamanda da hep bu şekilde yürüyüşler oldu, hiç üşenmeden gittik. Yürüme kısmı ayrı bir eğlence konusu burada açıkçası (Dünyanın en büyük kemirgenine ve belki de 100 tane kertenkeleye rastladık ama o uyarılardaki maymunu göremedik yaa, hep gözümüz onu aradı, kerata göstermedi kendini)
Şu ağacın köküne bak 15 m., ayhh düşüyodum az kalsın, ahaaa oradaki hayvan da nesi, yuuhh örümceğe bak, çok sıcak di mi? derken Arrecifes'e gelmişiz. Girişte 3 asker bizi tepeden tırnağa aradı, çantada ne var ne yoksa dibine kadar baktı, içki ve türlü maddeleri nasıl yakaladığını bize gösterdi, gurur duyduğunu belirtti, Kolombiya'nın nesi meşhur diye sordu, biz de "Öhöm möhöm, ne desek, hmm sahilleri" dedikten sonra parka girmiş bulunduk. Arrecifes'ten sonraki duraklar La Piscina, Cabo San Juan ve Playa Brava... Arrecifes ile La Piscina arası 20 dk, La Piscina ile San Juan arası 25 dk, Cabo San Juan ile Playa Brava arası 2 saat. İlk gün Arrecifes'te kalalım dedik, bi çadır ayarladık -2 kişilik çadır ile hamak parası aynı- çadıra bi gittik ki palmiye ağaçlarının arasında, diğer çadırlar ile makul uzaklığa sahip, banyosu-WC'si şahane bir yer.. (Restoranı çok pahalı, o ayrı, konserveler sağ olsun)
Hemen yerleştik, o günü Arrecifes sahili ve yakınındaki küçük koyda geçirdik. Arrecifes'te yüzmek yasak, su hemen derinleşiyor, dalgalar ve akıntı çok güçlü, şu zamana kadar 100 kişinin boğulduğu bir yermiş. Ama arkada palmiye ormanı, önünde gözünün alabildiğine sahil, yengeçler, kuşlar, sarı botlu kuşlar... Burada da yüzmeyiver yani... Hemen 10 dk yürüyüşle bir koy var zaten, Emrah ile ilk bu koya gittiğimizde gözlerimize inanamadık, “Cennet böyle bir yer olsa gerek” diye diye akşamı ettik. 
Arrecifes
Artık Kuzey Yarım Küre’ye giriş yaptığımız için güneş burada da erken batıyor. Türkiye’de yaz günleri bitmez ya hani, 8-9 gibi güneş batar, burada 6-6.30 gibi batıyor. Dolayısıyla akşamları da uzun sürüyor. Ancak kamp alanında saat 21.00, maksimum 22.00 gibi ışıkları kapattıkları için ve herkes uykuya daldığı için hemen uyuyakalıyorsun. Sabah da çok sıcak, saat 7’de kalkıyorsun derkeen uyku düzenimiz bir çocuğun uyku düzeni kadar saf ve temiz oldu :)
Ertesi gün Cabo San Juan sahiline de yürüyerek gittik. Burası Arrecifes’e göre daha genç, daha sosyal, daha kalabalık, yemekleri daha ucuz ve daha dalgasız bir denize sahip. Dolayısıyla herkes burada kalmayı tercih ediyor. Ayrıca Taganga’dan San Juan’a direk tekne ile gelebiliyorsun –ki her gün tekneleri kalabalık gördük- bu nedenle de günübirlik geleni gideni de çok anladığımız kadarıyla. Bizim burada kalma isteme sebebimiz ise sahilin tepesinde okyanus manzarası içerisinde hamaklarda uyuyabiliyorsun. Yukarıdaki hamaklar kişi başı 25.000 COP, aşağıdakiler ise 20.000 COP, manzara parası veriyorsun yani :)
Sol üstteki kulübede kaldık 1 gece
Okyanus manzaralı hamaklar
Yukarıdan manzarası
Keşif gezisinden sonra Arrecifes’te 2 gün daha kalıp San Juan’a yerleşmeye karar verdik ve tepedeki manzaralı hamaklardan 2 kişilik yerimizi ayırttık. Çıktığımızda hamakların ıslak olduğunu ve yukarının epey estiğini fark ettik. Akşam olduğunda da gecenin zor geçeceğini anlamış olduk. Diğer uyuyan kişilere baktığımızda uyku tulumu, mont, hırka, kalın çorap… Biz yine hazırlıksız yakalandık, ne getirdiysek giydik ama yine de çok soğuktu. Titreyerek uyanınca da kumsala gidip uyumaya karar verdik. 3 saat kumsalda, 3 saat hamaklarda uyuya uyuya sabahı ettik. Islak hamağın altında rüzgar da esince hastalanacağımıza emindik ama hastalanmadık :) Etrafı keşfe çıktığımızda San Juan’a 10 dk. uzaklıkta boş ve şahane kumsalı, denizi olan bir koy daha bulduk. Ondan 2 dk. sonra yine bomboş başka bi koy…  Arkanda orman, önünde deniz, çok az kişinin bulunduğu sahil… Nereye gitsen, yuh burası ne yahu, burası daha güzelmiş, deyip duruyorsun. Ormanda yürümesi de ayrı bir zevk. Gezerken ceylan, iguanalar, köpek büyüklüğünde kemirgenler, kuşlar, yengeçler, avuç büyüklüğünde örümcekler, yılanlar, kertenkeleler, akbabalar, keneler, değişik türde bir sürü böcekler (Bkz. aşağıdaki böcek videosu;;)… Görüyorsun da görüyorsun, doğal ve özgür hayvanat bahçesi :)
Playa Brava’ya da gitmeye karar verdik. Hem yürüyüş olur hem de çok sakin, çok güzel diye duyduk, başladık yürümeye. Maksimum 2 saat diye öğrendik, 1 saat yokuş çıktıktan sonra 1 turistle karşılaştık ve daha 2,5 saat yolculuğumuzun olduğunu öğrendiğimizde de vazgeçtik. Yürüyüş diğer patikalara göre daha zorlu. Bunun dışında tam yolda giderken koskocaman bir örümcek gördük, Emrah fotoğrafını çekmek için dibine girdi, 5-10 dk. örümceğin yanında durdu. Dönüş yolunda kaşınmaya başladı ama çok anlamadık. Sahilde oturduğumuzda bir de baktık ki Emrah’ın belden aşağısı kene içinde… Nasıl yapacağımızı bilemedik, tiksindik, huylandık… En az 15-20 tane keneyi ayıkladık. Büyük ihtimalle fotoğraf çekerken ayaklarından tırmandılar, ben doğru yerde durmuşum, Emrah yanlış yerde durmuş. Terlikle de çıkılmazmış bunu da öğrendik. Fotoğraf çekmek uğruna nelere katlanıyoruz, görüyorsunuz sevgili los ablakos izleyicileri :)
Hem gece uyuyamamışız hem de 2 saatlik zorlu yürüyüşten sonra Emrah’ı keneler basmış, yine kendi kamp alanımızmış gibi hissettiğimiz Arrecifes’e geri döndük.
Emrah’ın omzu çıktıktan sonra bi de vücudunda min. 15 kene ile yaşaması varmış. Nazar değiyor nazar :)

Geri kalan günleri sessiz-sakin, güzel duşu-tuvaleti olan Arrecifes’te geçirdik. Her gün San Juan’a yürüdük tabii, yemekleri ucuz, meyve suları şahane…
1 haftayı doldurduktan sonra artık Santa Marta’ya dönme kararı aldık. Dönerken de tüm sahilleri baştan sona geze geze, yüze yüze döndük. Otoparktan park girişine kadar olan son minibüs saat 17.00’de, park girişinden Santa Marta’ya olan minibüs ise en son saat 18.30’da imiş. Biz de buna göre planı yaptık ve Santa Marta’ya akşam 18.00 sularında ayak bastık. 1 hafta da Santa Marta’da kalma planımız var. Bakalım Santa Marta’da neler yaşayacağız? Hepsi azzz ssoonraaa :) 

Emrah'ın çektiği bomba gibi fotoğraflara da aşağıdan bakınız.